Bende eksik olan şeyleri, başkalarında gördüğümde hep imrenirdim. Mesela babam… Etrafımda babalarından şikayet eden kızları can kulağıyla dinlerdim hep. Benim kavga edicek bir babam olmadı. Bana bağırıp çağıracak, sonrada pişman olduğunda gelip ne diyeceğini bilemeyecek bir babam olmadı. Giydiklerime karışan bir babam olmadı. Okuduğum kitapları, seyrettiğim filmleri, dinlediğim müzikleri gizlice kontrol eden bir babam olmadı. Eve 5 dakika geç kaldığımda, başıma bir iş gelmiş olabileceğini düşünen bir babam olmadı. Erkek arkadaşım olduğunu öğrendiğinde dünyası başına yıkılan bir babam olmadı. Çevremin beni kötü yola düşürmeye çalışan adamlarla dolu olduğunu düşünen bir babam olmadı. Bütün kızların vardı kavgalı olduğu bir babası. Ve hepsi bütün o kavgalardan sonra dönüp dolaşıp yine barışmışlardı babalarıyla. Birbirlerini anlamış, herşeyi affetmiş, eski günlere dönmüşlerdi. Çünkü bir kızın kalbi her zaman babasına aittir. Babanın kalbi de kıza. Benim hiç kalbim olmadı. Bu yüzdendir ki insan düşünüyor, “hata bende mi?” diye… Ancak hiçbir zaman kendimi suçlu bulamıyorum. Çünkü yaşadığım hayat şartları beni buraya getirmiş ve başkalarının söylemleriyle, yaptıklarıyla yaşamak zorunda kalmışım. Mahkemeler bile annem ile babamı ayırırken aslında beni hayattan ayırmış olduklarının farkında olmadan yapıyorlar tüm işlemlerini. Başkalarının hayatlarında sadece yan unsur olmaktan sıkılan bir kız oluyorsunuz bir süre sonra… Ama yine de yaşamaya, kalbinizdeki ve çevrenizdekilerle uyum içerisinde yaşamaya çalışıyorsunuz.
Öyle bir gün geliyor ki karşınıza bir erkek çıkıyor. Bütün sorunlarınızı, streslerinizi, sevincinizi, üzüntünüzü beraber paylaşmaya başlıyorsunuz. Yaşınızın daha olgunlaşmamış olduğunu, daha küçük olduğunuzu biliyorsunuz. Çevrenizdeki insanlar sizi ciddi görmese bile, gerçekten ciddi bir ilişkinizin olduğunu biliyorsunuz. Bu ciddiyet üzerine yığınla hayaller kuruyor ve eskiyi unutmaya, yeni güzel günlere yelken açmaya başlıyorsunuz. Umutlarınız tekrar yeşermeye başlıyor ve hayatınızdaki bunca olumsuzluğa rağmen, onun için hayata tutunuyorsunuz, seviyorsunuz… Gün geliyor; eskiden babam dediğiniz adamı tanımazken-hatırlamazken, çocuklarınız size anne-baba der olmuş. Şimdi üzüldüğüm nokta ne diye soracak olabilirsiniz. Şu anki eşim yani sevgilimle, eskiden daha mutlu olabileceğimizi, ölenlerle ölünmeyeceğini anladığım vakitlerde üzülüyorum sevincimizi doyasıya yaşamadık diye..
Siz siz olun, anı yaşayın. İkinizden başkası sizin için sadece kıskançlık sebebi olur. İlişkinizde kıskançlıklara yer vermeyin. Vermeyin ki siz değil, onlar kıskansın.
baban nerde
"benim hiç kalbim olmadı" .. Ne denilebilir ki..
Öyle baba olmaz olsun.